Kişi ya da kişilerin veya kurumların haksız fiilleri sonucunda insanlar zarar görürler. Yasalarımızda ve toplumun vicdanında da zararın tazmin edilmesi gerekir. Tazminat hukuku tamamen bu konu üzerine odaklanmıştır.
Tazminat hukuku iki kapsamda değerlendirilir.
Maddi tazminat da; ölüm, ağır yaralanma, iş görememe ya da destekten yoksun kalma gibi olayların etkileri kısmen de olsa giderilmeye çalışılır. Mesela iş kazası geçiren birisinin uzuvlarından birisini kaybetmesi ve ömür boyu iş göremez hale gelmesi durumu, yoksun kalmaya örnek olarak verilebilir. Bu durumda bu kişinin ölene kadar hayatını idame ettirebilmesi için aylık bağlanması ve maddi manevi tazminat alması gerekir.
Manevi tazminat da ise haksız fiiller sonucunda kişi ya da kişilerin manevi acılarının giderilmesi amaçlanır.
İki ana bölüme ayrılan tazminat davalarının alt kolları aşağıda sıralanmıştır:
Yasalarımıza göre bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunlarda açıkça tarif edilmiş olması gerekir. Aynı şekilde manevi tazminat davası açılabilmesi için, tazminat hukuku kapsamında ki maddelerde, manevi unsurların açıkça bildirilmiş olması gerekir. Borçlar kanununun 56 ve 58. Maddelerinde, kişi ya da kişilerin manevi tazminat davası açabilmesi için aşağıdaki şartların oluşması gerekir:
Haksız fiil kavramı detaylı ve geniş olsa da, yasalarda bu durum net bir şekilde tanımlanmıştır. Zaten öyle de olmak zorundadır. Çünkü yasalarımıza göre bir suça ceza verebilmek için o suçun detaylı bir şekilde tanımlanması gerekir. Yasada tanımı olmayan hiçbir eylem suç olarak kabul edilmez ve cezalandırılmaz.
Mesela nişan bozma nedeniyle, nişan merasimi için maddi olarak harcama yapan kişi zarara uğraşmıştır. Zarara uğrayan kişi nişan merasiminin tam olarak gerçekleşmesi için para harcamıştır. Ancak merasim karşı tarafından haksız uygulamalarından dolayı gerçekleşmemiştir. Bu yüzden zarara neden olan kişi tazminat ödemek durumundadır.
Maddi tazminat kalemleri, yasalar ve hakim tarafından belirlenir. Mesela doktorun hatalı uygulamasından kaynaklı maddi ve manevi zararların boyutu, yasalara göre belirlenir ve ödenmesi gereken tazminat tutarı belirlenir.
İşverenin ihmalinden kaynaklanan kazalardan dolayı çalışan kişi ya da kişiler maddi ve manevi zarara uğramışlardır. Bu durumda işveren tazminat ödemek zorundadır. Eğer ağır yaralanma ve ölüm gibi bir durum söz konusu ise işveren aynı zamanda yaralama ve öldürme suçlarından ceza alacaktır.
Hakaret suçu bir anlamda kişi ya da kişilerin manevi haklarına saldırıdır. Özellikle internet ortamında ispatı oldukça kolaydır. Hakarete uğrayan kişi ya da kişiler, kişilik haklarını korumak adına suçu işleyene karşı manevi tazminat davası açabilir.
Tazminata konu olan uygulamaların başında belki de trafik kazları gelir. Kazada mal kaybı ve can kaybının meydana gelmesi büyük mağduriyetlere yol açar. Kişi ya da kişiler uğradıkları zararın tazmini açısından tazminat davası açabileceklerdir. Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında, aşağıdaki kişi ve kurumların dahil olması söz konusudur:
Haksız eylemi gerçekleştiren ya da haksızlığa uğrayan tüzel kişi ise ikamet edilen yerdeki en yakın Asliye Hukuk mahkemesinde dava açılır.
HMK madde 16’ya göre haksız fiile dayalı tazminat davalarında yetkili ve görevli mahkemeler şunlardır:
Eğer davaya konu olan olay, ticari iş ve işlemlerden kaynaklanıyorsa, Asliye Ticaret mahkemelerine dava açılabilir.
Asliye ticaret mahkemeleri için 547 gün, asliye hukuk mahkemeleri için 425 gün ve iş mahkemeleri için 6 ay gibi süreler öngörülmüştür. Bu süreler, geçmişte gerçekleşen davalar göz önüne alınarak tespit edilmiştir.
Aslında kesin bir süreden bahsetmek mümkün değildir. Davanın niteliğine ve mahkemeyle ilgili bazı faktörlere göre dava süreleri uzayabilir.
Tazminat hukuku hakkında merak ettiğiniz mevzuat bilgilerine, , https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/02/20110204-1.htm buradan ulaşabilirsiniz.
Tazminat hukuku ile alakalı daha detaylı bilgi için tazminat avukatımızla iletişime geçebilirsiniz.